Logo image
Logo image

Antik Medeniyetlerde Köpekler ve Toplumdaki Yerleri

2 dakika
Köpekler ve insanlar 18.000 yıldır beraber yaşıyorlar. Antik medeniyetlerde köpeklerin önemini keşfetmek için sizi yazımızı okumaya çağırıyoruz.
Antik Medeniyetlerde Köpekler ve Toplumdaki Yerleri
Son Güncelleme: 25 Mart, 2019

Köpekler ve insanların uzun senelerdir beraber yaşadığını biliyor olabilirsiniz. Ancak bu birlikteliğin ne kadar eskilere dayandığını öğrenmek sizi şaşırtabilir. Antik medeniyetlerde köpekler önemli bir yeri dolduruyordu. Uzmanlara göre köpekler 18.000 yıldan biraz daha uzun bir süredir insanlara yoldaşlık ediyor.

Eski Uygarlıklarda Köpeğin Yeri

Antik medeniyetlerde köpekler, başta bekçilik yapmaları için kullanıldı. Ardından av sırasında insana eşlik edecek köpekler yetiştirildi. Savaşlarda kullanılan köpeklerse hem saldırı hem savunmada görev alırken mesajları getirip götürerek haberleşmeye de yardımcı oluyorlardı.

Mesaj taşıma görevini üstlenen köpekler maalesef, hedef noktasına ulaştıktan sonra öldürülürdü. Yollanmak istenen mesaj, bakır bir tüp içinde köpeğe yutturulduğu için mesaja ulaşmanın tek yolu köpeğin hayatının sonlanmasından geçiyordu.

Some figure

 

Köpeklerin tam olarak ne zamandan beri bizimle yaşadığını nereden biliyoruz? Aşağıda bunu kanıtlayan bazı arkeolojik bulgulara yer verdik:

  • Göbeklitepe: Şanlıurfa yakınlarındaki Göbeklitepe’de 12.000 yıl öncesine ait kalıntılar bulunmaktadır. Kalıntılarda köpeklerin bu tarihte çoktan evcilleştirildiği görülmektedir.
  • Natufian’ın mezarı: Yine 12.000 sene öncesinden kalma mezar, İsrail’de bulundu. Arkeologlar mezarın içinde yavru köpeğiyle beraber gömülmüş yaşlı bir adam olduğunu tespit etti.
  • Gılgamış Destanı: M.Ö. 2000 – 2500 yıllarında yazıldığı tahmin edilen çivi yazılı tabletlerde tanrıça İnanna’nın yedi tane av köpeği olduğundan bahsediliyor.
  • İnanna’nın Yeraltına İnişi: Aynı tanrıçayı konu alan bu antik öyküde İnanna, kocası Dumuzi’yi görmek için cehenneme gider. Dumuzi, İnanna’yı köpekleriyle beraber bekler.
  • Mahabharata: Hint destanı Mahabharata, köpeğiyle yolculuğa çıkan Kral Yudisthira’nın hikayesini anlatıyor. Kral, köpeğini o kadar çok seviyor ki köpeğin cennete girmesine izin verilmemesinin ardından köpeğinden ayrılmamak için dünyada kalmayı tercih ediyor.

Antik Mısır’da Köpeklerin Yeri

Antik Mısır’da köpekler, Tanrı Anubis’le ilişkilendirilirdi. Anubis, ölülerin ruhlarını son yargılanmalarına götürmekle yükümlüydü. Köpekler, öldükten sonra Anubis’in tapınağında gerçekleştirilen cenaze töreninin ardından gömülürdü.

Bu törenler, köpeklerin öbür dünyaya geçişini kolaylaştırmak için yapılırdı. İnsanların köpeklerine duyduğu büyük sevginin de bir göstergesiydi.

Arkeologlar, antik medeniyetlerde köpekler ve oynadıkları önemli rolleri gösteren birçok kanıt bulmuştur. Mesela Antik Mısır’da ölen köpekler de aynı ailenin bir üyesi gibi mumyalanırdı.

Firavun Ramses’in mezarında av köpekleriyle beraber bir resmi vardır. Birçok köpeğin öbür dünyada da sahipleriyle beraber olabilmeleri için aynı tabutta gömüldükleri görülmüştür.

Antik Mısır’da köpeklere verilen isimler ya köpeğe duyulan sevgiyi ya da köpeğin becerilerini yansıtır nitelikteydi. Bu da köpeklere verilen önemin bir başka kanıtıdır. Köpek isimlerinden birkaç örnek verecek olursak; Cesur, Güvenilir, İyi Çoban vs.

Some figure

Köpekler sadece Antik Mısır’da değil, Antik Yunan ve Roma İmparatorluğu’nda da önemli bir yere sahipti. Köpekler, bu uygarlıklarda din ve mitolojinin bir sembolüydü. Hatta Yunan mitolojisinde üç başlı bir köpek cehennemin girişini korumakla görevlidir.

Köpekler, insanın en iyi dostudur cümlesini belki de defalarca duymuşsunuzdur. Bu dostluğun tarihçesini öğrendikten sonra bu sözün ne kadar da doğru olduğunu daha iyi görebiliyoruz.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.