Logo image
Logo image

Pallas Kedisi: Yalnız Bir Himalayalı

4 dakika
Pallas kedisi yalnız ve utangaç bir hayvandır ve yaşam alanında nadiren görülür. Yaşam alanı olarak Orta Asya bozkırlarını ve tenha bölgeleri tercih eder
Pallas Kedisi: Yalnız Bir Himalayalı
Luz Eduviges Thomas-Romero

Yazan ve doğrulayan biyokimya Luz Eduviges Thomas-Romero

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Manul olarak da bilinen Pallas kedisi (Felis manul veya Otocolobus manul), küçük bir Orta Asya vahşi kedisidir. Yaygın kullanılan Pallas isminin, türü ilk keşfeden Alman zoolog Peter Simon Pallas’ın adından geldiği bilinmektedir.

Bu kedi türü evcil bir kedi büyüklüğünde olup, güzel ve çok aranan bir kürke sahiptir. Dahası, büyük kedigillere benzeyen yuvarlak göz bebekleri, en ayırt edici özelliklerinden biridir. Ayrıca bu türün kısa bacakları, düz bir yüzü ve geniş kulakları vardır. Bununla birlikte kedi krallığındaki en komik yüz ifadelerinden bazılarını oluştururlar.

Pallas Kedisi Nerede Yaşar?

Pallas kedisi her ne kadar Orta Asya’da keşfedilmiş olsa da, yaşam alanları oldukça özeldir. Bu kedi türü soğuk ve kurak ortamlarda yaşamaya adapte edilmiştir ve bozkırlar, alp (alpine) çölleri ve kayalık alanlarda yaşar. Dolayısıyla bu tür, Moğolistan, Rusya, Pakistan, Batı Çin, Sibirya ve Tibet gibi ülkelerin düzlüklerinde yaşamaktadır. Kuzey İran ve Hindistan’da da bulunabilir.

Deniz seviyesinden 4.000 ile 5.000 metre (13.000-16.000 fit) arasındaki rakımlarda, yalnızca yüksek kar kalınlığının olmadığı alanlarda diğer hayvanlar tarafından kazılan mağaralar, çatlaklar veya yuvalarda yaşar. Düz alanlarında çok nadiren görülmüştür.

Some figure

Pallas Kedisinin Kürkü: Dayanıklılığı, Güzelliği ve Laneti

Bu kedinin güzelliğinin kaynağı oldukça kalın olan kürkünden geliyor. Kürkü sayesinde yaşadığı ortamın dondurucu soğuğundan kendini koruyabiliyor. Tüyleri, bulunduğu yere ve mevsime göre değişen önemli renk varyasyonları göstererek, habitatında fark edilmemesini sağlıyor.

Bu nedenle, tüylerinin tonu yılın zamanına bağlı olarak değişir, kışın çok daha beyazımsı, kayalarda kar olmadığında daha grimsi olur. Bu nedenle kürkü çeşitli bölgelerde küllü griden koyu sarı tonlara kadar değişir.

Bu çeşitlilik bazı bilim insanlarını iki alt tür sınıflandırması önermeye ikna etti.  Tabii, bu alt türlerin tanımı yeni bir araştırmayı da gerektirir. Bu alt türler:

  • Otocolobus  manul, yaygın olarak görülen tüy rengiyle bilinir. Türün doğal habitatına uygun çoğu yerde görülebilir, ancak genel olarak Moğolistan ve Çin’de yaşar.
  • Otocolobus manul nigripectus, kendine özgü siyah çizgilere sahiptir . Tibet, Kaşmir, Nepal ve Butan’da yaşar.

Pallas Kedisinin Kürkünün Deseni

Yanaklarında beyaz tüyleri vardır ve alnındaki siyah noktalar, gözlerinin köşesinden başlayarak yüzünden geçen iki ince koyu çizgiyle tezat oluşturur. Ayrıca gözlerinin etrafında koyu halkalar olup başının üstünde ve alnında siyah noktalar vardır. Ağız, çene ve boyun kısmı beyazdır ve üst dudağının yakınında hafif kırmızımsı bir tonda tüyler vardır.

Bacakları ve gövdesinde ise, sırtını enine kesen beş ila yedi dar siyah şerit bulunur. Bu koyu çizgiler, kürklerinin yüksek yoğunluğu nedeniyle genellikle ilk bakışta görülmeyebilir.

Dahası, uzun tüylü kuyruğunun ucu siyahtır ve baştan aşağı güzel siyah halkalara sahiptir. Göbek tüyleri sırtına oranla neredeyse iki kat daha uzundur ve uzanırken soğuktan korur.

Diğer Fiziksel Özellikleri

Pallas kedileri sağlam, dolgun ve kısa bacaklıdır. Boyları 50 ila 62 santimetre, kuyrukları 21-31 santimetredir ve ortalama 4,5 kilo ağırlığındalardır.

Bu türle ilgili belki de en tipik şey, büyük ve düz kafa yapısıdır. Kulakları küçüktür ve çok geride yer alır. Burun kısmı evcil kedilere göre daha kısadır ve diğer kedilerden daha az dişleri vardır.

Yaşam Tarzı

Bu vahşi kedi yalnız bir gece hayvanıdır ve akşam karanlığında ya da sabahın erken saatlerinde de aktif olabilir. Uzmanlara göre gündüzleri genellikle kaya yarıklarında ve küçük mağaralarda uyur. Genellikle dağ sıçanı, tilki ve porsuk gibi diğer küçük hayvanların yuvalarına sığınırlar.

Bilim insanları, kendi ortamlarında saklanma konusundaki olağanüstü yetenekleri olduğunu keşfettiler. Çizgileri ve tüylerinin rengi, çevreye kolayca uyum sağlar. Bu kamuflaj yeteneği, zayıf koşucular olan Pallas kedilerine avlanma konusunda avantaj sağlıyor.

Tehdit altındayken genellikle tıslamaz ya da mırlamaz korktuğu için daha çok hırlar ve homurdanır. Ses, evcil bir kedinin miyavlamasından daha çok küçük bir köpeğin uluması olarak tanımlanmıştır. Uzmanlara göre, bu kedi evcil bir kediye benzer şekilde mırlayabilir.

Bu hayvanlardan çok azı esaret altında tutuldu, ancak olanlar da saldırgan ve insanlara karşı teditkar olma eğilimindedir.

Pallas Kedileri Hangi Avı Tercih Eder?

Habitatı boyunca bu kedi, çoğunlukla küçük memeliler olarak bilinen pikaları( bir tavşan türü) ve diğer küçük kemirgenlerle beslenirler. Yırtıcı bir tür olarak sahiplendiği rol, insanlara faydalıdır çünkü pikalar tarım alanlarına zararlarıyla bilinir.

Bu kedi, yaşadığı kayalıklı bozkırlarda bu hayvanları takip etme ve pusuya düşürme konusunda uzmandır. Ayrıca bazen küçük böcekçil kuşları yediği de bilinmektedir.

Pallas Kedisi Yasadışı Ticareti

Bu kedinin kürkünün ticaretinin 1985 yılına kadar yılda ortalama 50.000’den fazla deri ile 1965’te başladığını gösteren tarihsel kayıtlar vardır. Pallas kedisinin kürkünün şu anda yüksek kaliteli kürk olarak kabul edilmediğine dikkat edilmelidir. Bu nedenle kar leoparı, vaşak ve diğer yaban kedisi türlerine kıyasla fiyatları düşüktür.

Koruma Durumu

Pallas kedilerinin korunduğu, sayıları hakkında bilgi eksikliğinden dolayı çok az bilindiği unutulmamalıdır. 1980’lere kadar yaygın olarak avlandılar.

Avlanma artık bu kedi için bir sorun gibi görünmese de, beslendikleri küçük kemirgenler ve pikalar, hastalık taşıyıcısı oldukları için Rusya’nın ve Çin’in bazı bölgelerinde zehirleniyor.

Some figure

Şu anda bu türe yönelik en büyük tehdidin ne olduğu belirsizdir: Zehre maruz kalma veya besin arzındaki azalma olabilir. Ek olarak, onu koruyan yasalara rağmen, güzel gri kürkü nedeniyle hala kaçak avlanmayı da ekleyebiliriz.

Son olarak, esir olarak doğan yavruların ölüm oranı neredeyse % 50 olduğundan,  onların üremesi için yapılan girişimler oldukça hayal kırıklığı yaratıyor ve istenilen sonucu vermiyor.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.



Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.