Logo image
Logo image

Suların Kirlenmesi Ve Balıklar: Nasıl Etkileniyorlar?

3 dakika
Su kirliliği, insanların denizlere ve nehirlere bıraktıkları plastik, kimyasal ve diğer atık maddeler nedeniyle oluşur.
Suların Kirlenmesi Ve Balıklar: Nasıl Etkileniyorlar?
Son Güncelleme: 30 Aralık, 2020

Gezegenin su ekosistemleri, insan faaliyetlerinin neden olduğu kirlilik nedeniyle ciddi şekilde tehdit altındadır ve maalesef bu sorun, balıkları ve diğer deniz canlı türlerini ciddi biçimde etkiliyor. Suların kirlenmesi, başta balıklar olmak üzere aslında insan yaşamını da tehdit ediyor.

Ağır metaller, mikroplastikler, suyun fiziksel ve kimyasal yapısındaki değişikliklerin yanı sıra göllerin ve nehirlerin ötrofikasyonu (sudaki azot ve fosfatın artması) yaşamın çeşitliliği ve döngüsü üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Bu yazıda size su kirliliğinin neden olduğu temel sorunları ve bunun balıkları nasıl etkilediğini anlatacağız.

Mikroplastikler

İnsanlar gezegendeki tek mikroplastik üreticisidir, bu yüzden bu maddenin yarattığı sorunlar ne yazık ki tamamen bize bağlı. Plastik kullanımını ve tüketimini azaltmaya çabalasak da, 1960’lı yıllardan beri bu maddeler okyanuslarda günden güne birikiyor.

Mikroplastikler, çevreyi kirleten küçük inorganik parçalardır. Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) mikroplastikleri 5 mm’nin altındaki herhangi bir plastik olarak tanımlar. Bu parçalar birçok farklı kaynaktan gelebilir; lastikler, temizlik ürünleri, kozmetikler, giysiler, günlük plastikler (şişeler, poşetler, kartonlar, pipetler) ve endüstriyel süreçlerle ortaya çıkarlar. Üretilen tüm plastiklerin % 2 ile % 5’inin okyanuslarda olduğu tahmin edilmektedir.

Mikroplastik türleri

Mikroplastikler aşağıdaki kategorilere ayrılır:

  • Birinciller: Bunlar doğrudan çevreye karışan parçacıklardır. Diş macunu, jeller ve atık suya karışan diğer kozmetik ürünleri içerir.
  • İkincil veya nano plastikler: Bu plastik türü poşetler, şişeler veya balık ağları gibi daha büyük plastik nesnelerin parçalanması nedeniyle oluşur. Okyanustaki plastiklerin çoğunu bu plastik grubu oluşturur.

Plastikler basit bir şekilde doğada bozulmaz, daha küçük parçacıklara ayrılır ve bu parçalar daha sonra balıklar, kabuklu canlılar ve yumuşakçalar gibi birçok farklı tatlı veya tuzlu su canlısı tarafından yenir. Hatta bu plastik parçalar bu hayvanların vücut dokularına bile yerleşebilir ve onları yediğinizde bu plastikler size geçer.

Aslında balıklarda bulunan bu plastikler sadece sudan değil, yedikleri diğer canlı türlerinden de geliyor. Örneğin koca bir balinanın yediği binlerce deniz canlısının içinde bulunan plastikleri düşünün! Düşüncesi bile yeterince korkunç değil mi?

Suların kirlenmesi balıkları etkiler ve davranışlarını değiştirir

Nehirlerde ve denizlerde, sanayi ve madencilik faaliyetleri ile ortaya çıkan çok miktarda atık su bulunur ve bu atık maddeler, suda yaşayan canlılar üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.

Aslında sudaki kirlilik seviyesi o kadar yüksek ki araştırmacılar, kafein ve hatta kokain gibi maddelerle kontamine olan (kirlenen) Thames Nehri’ndeki balıkların davranışında bazı değişiklikler gözlemlediler.

Bu uyuşturucu maddeleri tüketen insanlar daha sonra bu kimyasalları idrarlarından suya atarlar ve bu da nehirleri kirletmeye başlar. Bu kimyasallar, insanlar üzerinde hiperaktivite ve öfori gibi etkilere neden olur. Kontrollü koşullarda yapılan deneylerde bu maddeler hayvanlar üzerinde de aynı sonuçları vermiştir.

Bu bahsettiğimiz maddeler beyinde, kaslarda, solungaçlarda ve deride birikir. Hatta bu birikme balığın davranışlarını o kadar değiştirir ki bu durum hayatta kalma şanslarını etkileyebilir. Sudaki bazı canlıların yırtıcı hayvanların karşısında kaçmamayı seçmeleri bu maddelerin birikmesiyle açıklanabilir.

Ötrofikasyon

Ötrofikasyon, organik atıkların birikmesi nedeniyle suda fazla miktarda besin bulunmasıdır. Bu besinler esas olarak nitrojen ve fosfordan oluşur ve özellikle bu iki madde alglerin çok fazla üreyerek kontrolden çıkmasına neden olur. Bu durumun sonucunda, çoğalan algler daha fazla oksijen tüketir. Bu durum, rezervuar veya göl gibi suyun fazla değişmediği ekosistemlerde daha çok olma eğilimindedir.

Ötrofikasyona gübre, hayvan dışkıları, endüstriyel atıklar, azot oksit, yağmurdaki kükürt ve ormancılık faaliyetlerinden kaynaklanan atıklar neden olmaktadır.

Ötrofikasyonun ilk aşamasında görülen bu alg patlaması, suyun bulanıklaşmasına neden olarak doğal güneş ışığının diplere ulaşmasını engeller.

Sonuç olarak bitkiler fotosentez yapamazlar veya sudaki oksijen seviyelerini yenileyemezler. Bu da sudaki bitkilerin ölmesine neden olur. Daha az oksijen, balıkların ve diğer türlerin de ölmesine neden olur. Ötrofikasyonun bir sonucu olarak toplu halde ölen birçok balık topluluğu olmuştur.

Bu zincirleme reaksiyonun sonucu olarak, söz konusu su birikintisi yoğun bir görünüme ve bol miktarda biyokütleye sahip olacaktır. Bu durum ilk bakışta olumlu görünebilir, ancak suyun kalitesini ve ekosistemin biyolojik çeşitliliğini azaltır.

Some figure

Suların kirlenmesi: İnsanların neden olduğu bir sorun

Gördüğünüz gibi, çok fazla yaşam da su ekosistemi için zararlı olabilir. Doğanın kendine ait bir dengesi vardır. Ancak okyanuslarda biriken mikroplastik miktarı, dünyanın geleceği için ele almamız gereken en acil sorundur.

Kirlilik hem okyanuslarda hem de nehirlerdeki yaşamı ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Ama unutmayın, bir şeyleri değiştirmek tamamen bizim elimizde. Yapmamız gereken ilk şey, birey ve toplum olarak ürettiğimiz atık miktarını azaltmak olmalıdır.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Microplastics in fisheries and aquaculture, FAO, 2017.
  • The Times. Cocaine in Thames makes eels hyperactive, 2019.
  • Fundacionaquae

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.